Tescilli güzel Çağla Kubat, spikerlik,sunuculuk ve oyunculuk kariyerini, Türkiye’yi rüzgar sörfü ile tanıştıran spor tutkusunu, MAG Temmuz sayısına anlattı.
Miss Turkey Türkiye Güzellik Kraliçesi Yarışması ile adını duyuran Çağla Kubat, güzellik sırlarını, spor tutkusunu, televizyonculuğu ve kızı Selin’le hayatına giren vazgeçilmezlerini MAG Temmuz sayısında okuyucuları ile paylaşıyor.
Çağla Kubat’ın MAG’ da yer alan röportajı
Kendinizden ve kariyerinizden bahseder misiniz?
Güzellik yarışmasından sonra spora ve televizyonculuğa yoğunlaştım. Önce, iki sezon İlk sene Mehmet Barlas, ikinci sene Mesut Yar’la birlikte “Başka Yerde Yok” sunduktan sonra, bir sezon Kanal D’de sabah haberlerini, sonraki sezon da NTV’de spor haberlerini sundum ve yine NTV’de sabah kuşağında spor ve sağlık programı yaptım. Özellikle diksiyon eğitimine yoğunlaştım ve pek çok özel ders aldım. Kendimi sadece program sunucusu olarak görmedim, program hazırlıklarım için uzun saatler çalıştım. Bu dönemlerdeki en büyük yardımcım, dalgalarla ve rüzgarla tek başıma kalıp tüm stresimi atma şansı bulduğum rüzgar sörfü antrenmanlarım oldu.
Kış aylarım, çok sevdiğim televizyon işiyle ve fırsat buldukça windsurf antrenmanlarıyla; yaz aylarım ise windsurf yarışlarına katılarak geçti. 2013 yılında Dünya Profesyonel Windsurf Ligi’nde üçüncülük kazanarak bayrağımızı kürsüde dalgalandırdım. Windsurf, televizyonculuğun önüne geçti demek istemiyorum, çünkü bu meslekğe de çok emek verdim. Sadece proje seçimlerimi yaparken windsurften tamamen kopmamaya özen gösterdim ve annelik öncesi iki yıl tamamen kendimi windsurfe adadım. Bundan sonra hedefim, yaz sezonlarında annelikle birlikte olabildiği ölçüde windsurf yarışlarını takip etmek ve kış sezonuna doğru bir projeyle televizyona dönmek…
Spor kariyerinize nasıl başladınız?
Ailemin çok küçük yaşta beni yaz kamplarına yollaması sayesinde pek çok farklı spor dalıyla tanışma fırsatı buldum. İlk olarak yüzme antrenmanlarımı yoğunlaştırdım ve Enka’nın sporcusu oldum. Ortaokul yıllarında Galatasaray’da basket oynuyordum ve lise yıllarında yazın Alaçatı’da öğrendiğim windsurfu Fenerbahçe takımına seçilerek devam ettirdim ve bu yıllardan sonra beni milliliğe kadar taşıyan spor belli olmuş oldu. Tenis, binicilik ve snowboard ise hobi olarak yıllardır devam ettirdiğim sporlar.
Antrenmanlarınıza ne kadar zaman ayırıyorsunuz?
Bebeğimi emzirme döneminde olduğum için antrenman tempomu yavaş yavaş arttırıyorum. Ama normal şartlarda yazın günde dört saat, kışın her gün spor salonunda kara antrenmanı, rüzgarın ve sıcaklığın uygun olduğu günlerde iki saat ve kışın televizyonda bir projede yer almıyorsam iki ay yurt dışında sıcak bir ülkede windsurf antrenmanı yapıyorum.
Spor yapmak size neler kazandırdı?
Spor yapmak; beslenme, uyku düzeni ve doğru programlama sayesinde çok kaliteli bir hayatım olmasını sağladı. Windsurf sporu ise hayatımın tüm akışını belirlediği gibi eşimle tanışmamı ve çok mutlu bir aile kurmamı sağladı.
Tanınmış biri olmanın sörf hayatınıza katkıları oldu mu?
Çok sevdiğim sporumu ülkemde tanıtma ve yaygınlaştırmamda çok önemli katkıları oldu.
Rüzgar Sörfü alanında birçok ödülünüz var, bu başarılara imza atmak nasıl bir duygu?
Koyduğunuz hedeflere ulaşmak, hayallerinin gerçekleşmesi çok güzel duygular ama en büyük gururu ülkemi temsil ederek bayrağımızı kürsüde dalgalandırdığımda yaşıyorum.
Türkiye’de rüzgar sörfü yeterince destekleniyor mu?
Türkiye’de pek çok spor dalında olduğu gibi windsurfte de bireysel destek bulmak hiç kolay olmuyor. Bazı sporcuların sponsorları olsa da bu çok uzun vadeli olamıyor. Çünkü sporcularla markaların birlikteliğinin duyurulması üzerine çalışan ajanslar mevcut değil. Yarış organizasyonlarıyla windsurf yaz ayları için çok önemli bir iletişim platformu olmaya başladı. Her sene pek çok organizasyon, büyük markalar tarafından destekleniyor. Biz de akademi olarak markalara bu hizmeti vermeye başladık. Bağlı olduğumuz Yelken Federasyonu bu sene yeni bir ekiple tekrar oluştu ve özellikle olimpik sınıflar için önemli çalışmalar yapmayı hedefliyorlar. Umarım windsurfun görsel şöleni niteliğinde olan ve pek çok sporcunun emek verdiği ve yarıştığı windsurf slalom kategorisini de destekleyecekler.
Okulunuzdan bahseder misiniz?
Windsurf Akademi’deki misyonumuz; tecrübeli eğitmen kadromuz tarafından verilen başlangıç, orta, ileri ve profesyonel seviye eğitimlerle öğrenme sürecini daha hızlı, kolay ve eğlenceli hale getirmek ve çocuklar için yaz okulu kamplarımız, gençler için yarışçılık eğitimi kamplarımızla geleceğin şampiyonlarını yetiştirmek. Bu yüzden akademinin öğrencileri belli bir seviyeye geldiklerinde onları Çağla Kubat Windsurf Yelken Kulübümüzün lisanlı sporcusu yaparak tüm kariyerlerini planlıyor, onlara akademinin tüm hizmetlerinden büyük avantajlarla faydalanma şansı tanıyor ve bizimle yarışlara takım olarak profesyonel bir anlamda hazırlanma imkanı sunuyoruz. 2012 yılında kurulan kulübümüzün sporcuları 2013 yılında, Türkiye ve Dünya Gençler Şampiyonluğu, Türkiye Bayanlar Şampiyonluğu, Türkiye Bayanlar üçüncülüğü derecelerini kazanmıştır.
Akademiyi dünyanın en önemli windsurfçülerinden biri olan eşim Jimmy Diaz’la birlikte işletiyoruz. Windsurf eğitimlerinin yanında okulumuzda düzenlediğimiz, yoga, dağ bisikleti ve zumba gibi fitness programlarının yanı sıra markaların ihtiyaçlarına göre yaratıcı fikirler, eğlence yarışları ve hafta sonları Surfer’s Party gibi etkinlikleri tasarlıyor; spor, müzik ve eğlenceyi tek mekanda birleştirmeyi amaçlıyoruz.
Türkiye ve Dünya Ligi’nde Alaçatı ayaklarına ev sahipliği yaptığımız gibi özellikle çocuk ve gençlerin yarışmasını sağlayarak her sene “Genç Fırtınalar Mücadelesi” organizasyonları düzenliyoruz. 2013’te IFCA Dünya Çocuk ve Genç Şampiyonası’nın organizatörlüğünü de üstlenerek ilk uluslararası büyük şampiyonamızı gerçekleştirdik.
Okullarınızın sayısını arttırmayı ve bu sporu daha geniş kitlelere yaymayı planlıyor musunuz?
Akademimin sayısını arttırmak gibi bir düşüncem vardı. Bu sene Çeşme’de eşimle yeni bir spor olan SUP-Kürek sörfünü tanıtma çalışmalarımıza başladık ve ağırlıklı olarak bu sporun malzemelerini içeren bir merkezi bu yılın en popüler plajlarından olmaya aday Flyinn Beach Club’ın içinde açtık. İki merkezimizin arasında gidip gelmek bile beni çok zorladı. Başka bir bölgede açılacak bir akademinin başında ben olamayacağım için ancak güvendiğim ekibimi genişlettikten sonra ilerleyen yıllarda düşünebilirim.
Ülkemizde bu sporun en önemli temsilcilerinden biri olarak, sörfe başlamak isteyenler için önerileriniz neler?
Windsurf dersi alarak bu spora başlamaları. Kendileri deneyerek yanlış temeller kazananların hatalarını düzeltmek, hiç bilmeyen birine öğretmekten çok daha zor oluyor.
Kadınların rüzgar sörfündeki yeri ne durumda?
Gelişmekte olan veya geri kalmış ülkelerde, kadınların spor aktiviteleri içerisinde yer alma oranı daha düşüktür. Çünkü bu toplumlarda kadının hala doğurganlık için yaratıldığı, aktif yaşam yerine pasif yaşamı seçmesi gerektiği düşünülmektedir. Ülkemizde son yıllarda kadınların yarışmalara katılma oranları artmakta, aldıkları sonuçlar yükselmekte ve hatta bazı spor dallarında erkeklerden daha iyi performans gösterebildikleri gözlenmektedir. Windsurfte de son yıllarda gerek akademimizde ders alan öğrencilerimizde gerek yarışlara katılan sporcularımızda kadın sayısının artmakta olduğunu ve özellikle uluslararası yarışlarda kadın sporcuların daha iyi sonuçlar aldığını görmekteyiz.
Belirli bir yaşa kadar çocuk üzerinde annenin etkisinin daha fazla olduğunu da göz önünde bulundurarak sporun toplum geneline yayılması ve büyük çoğunluk tarafından yapılır hale gelmesi için kadının spora ilgisini arttırmak ve aktif olarak sporun içinde yer almasını sağlamak gerekmektedir. Windsurf sporu güç gerektiren ve sadece erkeklerin iyi yapabileceği bir spor değildir. Doğru teknik ve iyi bir denge koordinasyonuyla kadınların da başarıyla yapabilecekleri ve rüzgarı doğru kullanmayı öğrendiklerinde kas gücüne çok fazla ihtiyaç duymaları gerekmeyen bir spordur. Bayan sörfçü olmanın herhangi bir dezavantajı olduğunu düşünmüyorum ve herkesi bu doğa dostu, inanılmaz heyecan verici sporla tanışmaya davet ediyorum.
Alaçatı’dan başka Türkiye’deki sörf için en uygun sahiller nereler?
Urla, Datça, Gökçeada Türkiye’de sörf için en uygun sahiller.
Yaz aylarını Alaçatı’da sörf okulunuzda geçiriyorsunuz, kış aylarında neler yapıyorsunuz?
Kışın televizyonda bir projede yer almıyorsam iki ay yurt dışında sıcak bir ülkede windsurf antrenmanı yapıyorum.
Çeşme ve İstanbul arasında gidip geliyorsunuz, bu yorucu olmuyor mu?
Uçakla ulaşımım çok kolaylaşıyor ama tabii akademimin İstanbul’da olması beni rahatlatırdı.
Eski bir Türkiye güzeli olarak göz önünde olduğunuz için bakımlı da olmanız gerekiyor, bu yoğun temponuz içinde kendinize vakit ayırabiliyor musunuz?
Evet yoğun bir tempoda çalışmalarımız oluyor. Ancak kendime vakit ayırabiliyorum.
Sörf yaparken maruz kaldığınız güneşin ve rüzgarın zararlı etkilerinden nasıl korunuyorsunuz?
Evet, güneşin zararlı etkilerinden korunmak için cildime yaptığım bakımlar oldukça etkili oluyor. Saçlarım için de bakımı ihmal etmiyorum.
Modayla aranız nasıldır? Sporcu kişiliğinizden dolayı daha çok spor giyinmeyi mi tercih edersiniz?
Genelde spor kıyafetler tercih ediyorum. Ancak özel bir gece ya da davet olduğunda danıştığım bu konuda uzman arkadaşlarım var. Erol Albayrak ve Arzu Kaprol destek aldığım isimler arasında.
Bir dönem oyunculuğu ve sörfü birlikte devam ettirdiniz. Sizi bu kadar enerjik tutan nedir?
İkisi arasında kurduğum denge beni enerjik tutuyordu. Dizi çekimlerinin yorgunluğunu windsurfle atarken sürekli windsurf yapmadığım için çok yorulmuyordum.
İTÜ Makine Mühendisliği’nden mezunsunuz, mesleğinizi yapmıyorsunuz fakat bu eğitimin hayatınıza kattığı şeyler oldu mu?
Mühendislik eğitiminin, her zaman planlı programlı çalışma, analitik düşünme yeteneğini geliştirme gibi pek çok kazanımı oluyor. Hayatıma bu anlamda katkıları oldu.
Uzun yıllar sunuculuk ve oyunculuk yaptınız, ekranlarda olmayı özlüyor musunuz?
Evet özlüyorum. Önümüzdeki dönemde bir televizyon projesiyle ekranlara dönmek istiyorum.
Hayatınızda dönüm noktası diyebileceğiniz bir an var mı?
Hayatımın dönüm noktası, katıldığım güzellik yarışmasıydı. Ama şimdilerde kızım Selin’in dünyaya gelişiyle hayatım tamamen ona bağlandı ve dönüm noktam o oldu.