Hıncal Uluç ‘un Defne Joy Foster için yazdığı yazıya tepkiler devam ederken, Foster ‘ın arkadaşlarından Nedim Saban “Hıncal Uluç, ölüler konuşamaz” adında bir yazı kaleme aldı.
Medyafaresinde yeniden yazmaya başlayan ünlü sanatçı Nedim Saban Defne Joy Foster ‘ın ölümünün ardından yapılan olumsuz eleştirilere değindi ve özellikle Hıncal Uluç ‘a cevap niteliğinde bir yazı yazdı.
Hıncal Uluç, ölüler konuşamaz
Dünkü “Bu Nasıl Bir Mahalle Baskısıdır” başlıklı talihsiz yazıdan sonra, artık ölüm riski olan kadınlar Hıncal Uluç’un cep telefonunu kilitleyecekler.
“Hıncal Bey evli yedi çocukluyum, kocam kuma getirmesin diye sekizinciyi istedi, ancak doktor ölüm riski var diyor, Ağrı Hastanesi dört saat uzakta. Yine de doğurayım mı?”
“Hıncal Dede, kocam yaşlı, çok fazla viagra kullanıyor. Hızına yetişmem için bana da bazı haplar önerdi, ama ne kullanılacağını bilmem. Sağlığımdan endişeliyim, ama adamı elde tutmam lazım.
Ne öneririrsiniz?”
“Hıncal Abi, kocam erken yatıyor, ben hayatımı yaşamak istiyorum. Çık gez, ben evde uyurum diyor. Sizin gittiğiniz mekanlara gitsem, yanlış anlaşılır mıyım? Belediyenin içkisiz mekanlarına mı takılayım yoksa?”
Bazıları da Hıncal’ın bu yazıyı kitabının çıktığı güne denk getirdiğini düşünecek kadar ileri derecede komplo teorileri üretmişler.
Haklılar tabi.
Bu memlekette ölülerin sırtından ne reklam yapanlar oldu, ama koca Hıncal’ın kitap satmak için buna gereksinimi yok.
Mahalle baskısından korkmam diyerek, Türkiye’de nicedir hakim olan başka bir mahalle baskısına düşmüş Hıncal Uluç!
Evli, çocuklu kadının ne işi varmış o saatte sokakta?
Ölüler konuşmaz Sayın Uluç ..
Ama hayatta olanlar konuşabilir…
Tabi ki, acılıdır şimdi Kerem Altan…
Ama ona niye sormuyorsun, yeni tanıştığı evli, çocuklu kadını niye davet ettiğini?
Erkeğe soru sormak daha zor da onun için!
Kadını yargılamak daha kolay da onun için!
Tersi olsaydı, Allah korusun, Kerem ölseydi, Defne hayatta kalsaydı, sen yine ısrarla Defne’ye soracaktın bu soruları eminim!
Kerem Altan kuzenin olduğu için ve Altan Ailesi’ni koruma gereksinimi hisettiğin için değil….
Su testisini önce kadının kafasında kırdığın için! Mahalle baskısı yüzünden….
Günlerdir, Kerem Altan’ın romantik yakınlaşmalarını okuyoruz medyada! Ahmet Altan’ın “aşk” romanı değil ki bu…
Kendisini polisten kurtarmak isteyen bir yazı işleri müdürü yazıyor olabilir, ama polis tutanakları gizli tutulmalı .
Defne’nin küçücük çocuğunu düşünüyorsan, önce Kerem’e sormalısın evli kadınla niye yakınlaştın, yakınlaştıysan da yakınlaştın ama bunu niye ulu orta söylüyorsun diye ?
Bunun erkek egemen toplumla filan ilgisi yok, sevgiyle, saygıyla, insanlıkla ilgisi var.
Son bir sözüm de Hıncal Uluç’a haklı olarak kızanlara: Öfkenizi kişiselleştirirseniz, bu utanç verici yazıcıyı meşrulaştırmış olmuyor musunuz?
Sevgili Sevim Gözay: Sevgilisiz ve çocuksuz bir adamın hıncı diye tepki gösterirken birisine, dünyadaki nice yalnız adama haksızlık etmiyor musun?
Nice “sevgili” insan var: Sevgilisiz ve çocuksuz!
Nice “sevgili” insan var: Yasak aşklar yaşayan,
Nice “sevgili” insan var: Hiç aşk yaşamadan ölen
Ne olur medyadaki önde gelen isimler su testilerinin içini sevgiyle doldursun, testileri kırmak yerine.
Bir zamanlar Hıncal Uluç da böyle yapmaz mıydı “sevgi” yazıları yazarak?