Sinema tarihinin klasikleşen filmlerinde başrolü paylaşan oyuncuların aldıkları para herkesi şaşırttı.
Dünyaca ünlü oyuncular klasikleşen filmlerde rolleri karşılığında topu topu birkaç dolar aldılar. Beyazperdenin ünlü isimlerinin, kariyerlerinde önemli yer tutan yapımlarda mütevazı ücretlerle çalıştığı görülüyor.
Sanatçıların biyografilerini içeren kaynaklar ile İnternet Film Veri Tabanı (İMDB)’ndan derlenen bilgilere göre Alman asıllı oyuncu Marlene Dietrich, kendisine dünya çapında ün kazandıran 1930 yapımı Mavi Melek (The Blue Angel) filminde oynadığında kimsenin tanımadığı bir kabare şarkıcısıydı. Dietrich, yakın çevresinin ısrarıyla tiyatroda ufak rollerde görünürken yönetmen Josef von Sternberg’in dikkatini çekmeyi başardı. Sternberg, Mavi Melek’te erkekleri baştan çıkaran ‘Lola Lola’ karakteri için Dietrich’i seçti. Film eş zamanlı olarak hem Almanca hem de İngilizce olarak çekildi. Amerikan Film Enstitüsü’nün listesine göre gelmiş geçmiş en önemli 9’uncu kadın oyuncu kabul edilen Dietrich, bu rolü karşılığında sadece 5 bin dolar ücret aldı. Dietrich, Orson Welles’in kara film çalışması 1958 yapımı Bitmeyen Balayı (Touch of Evil)’nda ise 7 bin 500 dolar almayı kabul etti.
BOGART, KAZABLANKA’DA HAFTALIK 3 BİN 500 DOLAR ALIYORDU
Ünlü Kazablanka (Casablanca) filminde gestapo şefi Heinrich Strasser rolü için yapımcı Hal Wallis’in kafasındaki isim Bağdat Hırsızı ile büyük beğeni toplayan Alman asıllı oyuncu Conrad Veidt’di. Veidt’in anlaşmalı olduğu MGM Stüdyoları, oyuncunun haftalık ücretini 5 bin dolar olarak belirledi. Wallis, teklifi hemen kabul etti. Oysa başrol oyuncusu Humphrey Bogart’ın haftalık ücreti 3 bin 500 dolar; Ingrid Bergman’ınki ise 3 bin 150 dolardı. Böylece Veidth, bilinenin aksine Kazablanka’nın en pahalı oyuncusu oldu. Yapım, ABD Film Enstitüsü tarafından 2002’de tüm zamanların en iyi aşk filmi seçildi. Michael Curtiz’in yönettiği 1942 tarihli film, tüm zamanların en çok seyredilen filmi olarak da görülüyor.
1930’ların başında haftalığı 500 dolara kovboy filmlerinde rol alan Amerikan ikonu John Wayne; ABD’de ‘kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli’ filmler arasına seçilerek ‘Ulusal Film Arşivi’nde muhafaza edilmesine karar verilen John Ford klasiği Posta Arabası (Stagecoach)’nda 3 bin 700 dolar karşılığında oynadı. Wayne, filmde en düşük ücret alan oyuncuydu.
Audrey Hepburn, 1953’te çekilen Roma Tatili (Roman Holiday)’nde 12 bin 500 dolara oynadı. Hepburn’ün En İyi Kadın Oyuncu Akademi Ödülü’nü aldığı film, onun bir star haline gelmesine ve dünya çapında tanınmasına zemin hazırladı.
Genç yaşta ölen Holywood’un efsane ismi James Dean, kariyerinin en iyi filmi olarak görülen Asi Gençlik (Rebel Without a Cause)’te 10 bin dolar aldı. Dean, çıkış yaptığı Cennetin Doğusu (East of Eden)’nda ise haftalığı bin dolardan çalıştı. Dean, ilk başrolüyle Oscar’a aday gösterilmiş az sayıda oyuncudan birisi oldu.
Henry Fonda, Normandiya çıkarmasını anlatan 2 Oskar ödüllü En Uzun Gün (The Longest Day) filmi için 30 bin dolar aldı. Ünlü aktörlerden Paul Newman’a Elizabeth Taylor’la başrolünü paylaştığı 1958 yapımı Kızgın Damdaki Kedi (Cat on a Hot Tin Roof ) filmi için 17 bin dolar değer biçildi. Newman, sorunlu eski spor yıldızı Brick rolündeki hassas performansıyla ilk kez Oscar’a aday gösterildi.
Sinema otoritelerince tüm zamanların en iyi aktörü kabul edilen Marlon Brando, beyazperdenin kült filmi Baba (The Godfather)’da Don Corleone rolünü 100 bin dolar karşılığında kabul etti. Bu, Brando’ya ilk Oskar’ını kazandıran 1954 yapımı Rıhtımlar Üzerinde ( On the Waterfront) filminde aldığı ücretin aynısıydı. Brando’ya ‘En İyi Erkek Oyuncu’ Oskar’ını getiren Baba, 100 milyon dolar hâsılat elde ederek o zamana kadar en çok para getiren film oldu. Brando, son anda sözleşmeye dâhil ettiği gişe gelirinden aldığı payla kazancını ikiye katladı. Al Pacino’nun 35 bin dolar aldığı Baba’da yönetmen Francis Ford Coppola ise 175 bin dolara imza attı.
90’ların başında doğrusal olmayan öykü anlatımıyla bağımsız sinemanın genç kuşakları arasına hızlı bir giriş yapan Quentin Tarantino, tamamladığı Çılgın Romantik (True Romance)’in senaryosunu 50 bin dolar karşılığında yönetmen Tony Scott’a sattı. Bu, Senaryo Yazarları Birliği’nin belirlediği en düşük miktardı. Tarantino, kariyerinin henüz başlarındaydı ve sinemanın kült yapımları arasında yer alacak Rezervuar Köpekleri (Reservoir Dogs) filmini çekebilmek için kaynak arıyordu. Çılgın Romantik, gişede 13 milyon dolarlık hâsılat elde etti.
Guinness Rekorlar Kitabı’nın 2006’da ‘Tüm zamanların en çok kazanan kadın sanatçısı’ ilan ettiği ABD’li şarkıcı Madonna, ünlü çizgi roman kahramanı Dick Tracy’nin 1990’da sinemaya uyarlanan dev bütçeli yapımında bir gece kulübü şarkıcısı olan ‘Breathless Mahoney’ karakterini 35 bin dolar gibi bir ücret karşılığında oynadı. Warren Beatty’nin yönettiği film yapımcısına 163 milyon dolar kazandırdı.
STALLONE, ROCKY’DE 23 BİN DOLARA YUMRUKLARI YEDİ
Gençlik döneminde faturalarını ödeyebilmek için kaldırımlarda yağlı boya tablolar satan Sylvester Stallone, 24 Mart 1975 tarihinde, Muhammed Ali – Chuck Wepner arasında yapılan unvan maçını izledikten sonra üç günde yazdığı Rocky’nin senaryosunu kabul ettirebilmek için uzun süre yapımcıların kapısını aşındırdı. Başrolde oynamak istiyordu; ama kimse ona güvenmiyordu. Stallone, en sonunda senaryosunu United Artists şirketine kabul ettirmeyi başardı ve Rocky, John G. Avildsen’ın yönetmenliğinde beyaz perdeye aktarıldı. 1,1 milyon dolarlık bütçe ile çekilen Rocky, toplam 225 milyon dolar gişe hâsılatı getirdi ve 1976’da aday olduğu on Oskar ödülünden üçünü almayı başardı. Stallone, yediği yumruklar karşılığında sadece 23 bin dolar ücret aldı. Rocky, sinemanın gelmiş geçmiş en iyi boks filmi seçildi. Aksiyon türüyle anılmak istemeyen Stallone, 1997 yapımı Cop Land filmi için 20 kilo aldı ve sadece 60 bin dolara oynadı. Ekim 1997’de Empire dergisinin ‘Tüm Zamanların En İyi 100 Film Yıldızı’ listesine 92’nci sıradan giren Stallone, 2001 yapımı Yarışçı (Driven) filminde ise 20 milyon dolar alacaktı.
ROBERT DE NİRO, BİR FİLMİNDE 50 DOLARA OYNAMIŞ
1995’de hem yönetip hem de başrolünde oynadığı Cesur Yürek (Braveheart) filmiyle dünya çapında hayran kitlesi edinen Mel Gibson, kariyerinin başlarında kendisine Hoolywood’un kapılarını açan 1979 yapımı Mad Max filminde 15 bin dolara oynadı. Gelibolu (Gallipoli) filminde 35 bin dolar alan oyuncu, 2000 yapımı Vatansever (The Patriot) filminde oynadığında ise 25 milyon dolar gelir elde ederek dikkatleri üzerine çekti.
Sinema tarihinin en iyi oyuncularından biri olarak gösterilen Robert De Niro, kariyerinin dördüncü filmi The Wedding Party’de sadece 50 dolar ücret aldı. De Niro, kendisine dünya çapında ün getiren Taksi Şoförü (Taxi Driver) filminde ise 35 bin dolarla yetindi. Yönetmenliğini Martin Scorsese’nin yaptığı ve gişede 28 milyon dolarlık iş yapan 1976 yapımı film, Amerikan Film Enstitüsü’nün hazırladığı, tüm zamanların en iyi 100 Amerikan filminin yer aldığı listede uzun süre birinci sırada bulundu.
Şu günlerde film başına ortalama 20 milyon dolar gelir elde eden Brad Pitt, yönetmen Ridley Scott’ın ses getiren filmi (Thelma & Louise)’de oynadığında 6 bin dolar aldı.
Tom Cruise, Paul Thomas Anderson’ın yönettiği 1999 yapımı Manolya (Magnolia) filmi için 100 bin dolar ücret aldı. Cruise, aynı sene oynadığı Gözü Tamamen Kapalı (Eyes Wide Shut) filminde ise ücretini 20 milyon dolar olarak belirledi.